Sayfalar

13 Ağustos 2013 Salı

Hukuk Sözlüğü A-HARFİ



A-HARFİ
Kelime / Kelime GrubuAnlam
ABANDONBir haktan vazgeçme ; bırakma.
ABESAkla, gerçeğe aykırı; gereksiz; anlamsız
ABESLE İŞTİGAL ETMEKGereksiz, anlamsız ve boş şeylerle uğraşmak
ABLUKABir devletin dışarı ile olan ilişkilerini zor kullanarak kesmek.
ABONEBir hizmetin belli bir süre alıcısı.
ABONMANTaraflardan birinin bir hizmeti devamlı olarak yerine getirmeyi, alıcıların da ücreti vadeli veya toptan ödemeyi taahhüt ettiği bir nevi akit.
ACARGözü pek ; yiğit ; becerikli
ACEMİBir işe yeni başlayan, eli işe alışmamış.
ACENTATicârî temsilci
ACENTA SÖZLEŞMESİAcentalık kapsamını belirleyen anlaşma.
ACENTEKendinden farklı bir kuruluşun ticari veya mali işlerini kazanç karşılığında yürüten kişi yada kurum.
ACEZEGüçsüzler, acizler, düşkünler, zayıflar
ACİLİvedi, geciktirilemez.
ACİRKiraya veren
ACİYOBankaların yaptığı işlemler üzerinden aldığı komisyon, faiz gibi ücretler.
ACİZBorcu vaktinde ödeyememe
ACİZ VESİKASIAlacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika.
ACİZLİK DEF'İBorçlunun borcunu ödemeyeceğine dair ileri sürdüğü bir çeşit savunma
ACULAceleci.
ACZBeceriksizlik.
AÇIĞA ALMABir çeşit disiplin cezası olup memurun görevinden fiilen alınması
AÇIĞA İMZABoş kâğıda imza atma.
AÇIĞA SATIŞSahip olunmayan menkul kıymetlerin ödünç alınmak sureti ile satılmasıdır.
AÇIK ARTIRMABir malın, teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi.
AÇIK BÖLGEBir devletin belli bir kara parçasını serbest bölge haline getirmesi.
AÇIK DENİZUluslararası deniz.
AÇIK FATURAGeçici fatura
AÇIK HESAPHenüz kapatılmamış hesap
AÇIK KARTBirisine verilen tam güvence
AÇIK LİMANMal girişi ve çıkışlarında gümrük işlemleri yapılmayan liman.
AÇIK MAAŞIAçığa alınan memura verilen maaş.
AÇIK OTURUMBir konuda birden fazla kişin tartışması ve bunun herkesçe dinlenip izlenmesi.
AÇIK PAZARMalların ve hakların vasıf ve fiyatları konusunda tarafların serbestçe işlem yapabildikleri pazar.
AÇIK SENETBir kısmı borçlu tarafından doldurulan ve imzalanan sened.
AÇIKLIK İLKESİAksi kararlaştırılmadıkça kamu hizmetlerinin açık ve herkes önünde yapılması.
ADAParsellerden oluşan arsa parçası
ADABTöre; utanma; edep; terbiye
ADADAdet; sayı; ölüm
ADALETHaklılık; hakka uygunluk
ADALET / ADLİYE SARAYIMahkemeler ve dairelerini içine alan büyük bina.
ADALET MAHKEMELERİÖzel yargılama yetkisini ve niteliğini taşıyan mahkemeler dışında kalan genel mahkemelerdir.
ADAVETSeçimle oluşturulacak bir heyet veya meclise bir başkasınca öne sürülen kişi.
ADÂVETDüşmanlık
ADDETMEKVarsaymak; o şekilde kabullenmek.
ADEDSayı.
ADEMYokluk; hiçlik
ADEM-İ EHLİYETEhliyetsizlik.
ADEM-İ İFAYapmamak; görevi yerine getirmemek; borcu zamanında ödememek
ADEM-İ İŞTİRAKKatılmama
ADEM-İ MERKEZİYETYerinden yönetim
ADEM-İ SELAHİYETYetkisizlik
ADEM-İ VÜSUKGercek olmama
ADIN GASBIBir kimsenin, hakkı olmadan bir başkasına ait adı taşıması.
ADİBayağı, değersiz, sıradan.
ADİ BORÇKarşılığında herhangi bir teminat gösterilmemiş borç.
ADİ İCARKiracının, ücret karşılığında kiracıya bir şeyin kullanılmasını bırakması.
ADİ İCTİMAYürürlükteki kurallara göre belirli zamanlarda yapılması gereken toplantı
ADİ İFLASBorçlunun hile ve kusuru olmadan borcunu ödeyememesi.
ADİ İKRARBir muhakeme konusunda davanın taraflarından birisinin ileri sürdüğü hususları karşısındakinin olduğu gibi kabullenmesi, ikrarı.
ADİ KARİNEAksi ileri sürülen belirti.
ADİ KEFALETAsıl borçlunun her türlü tebliğata rağmen borcunu ödememesi veya icra takibinin sonuçsuz kalması.
ADİ KEFİLBorçlunun iflası, borçluya karşı girişilen takibin sonuçsuz kalması durumlarında kendisine başvurulan kişi.
ADİ KİRAKiraya verenin, ücret karşılığında bir şeyin kullanılmasını kiracıya bırakması
ADİ SUÇLUBasit suçları işleyen kimse
ADİ ŞİRKETİki veya daha fazla kişinin, ortak bir amaçla ve sözleşme ile kurulan ortaklık
ADİ TASFİYEİflâs eden kişi hakkında uygulanan borçları tasfiye biçimi.
ADİ YARGILAMA USULÜGenel muhakeme usûlü.
ADİ ZAMANAŞIMIOn yıllık bir zaman aşımıdır.
ADİLAdaletli, hak ve hukuku gözeten.
ADİL FİYATKıymet ve değer.
ADİL ÜCRETAnayasadaki tanımına göre işçinin emeğine ve sosyal durumuna göre yetecek ücret.
ADİL VERGİHerkesin gelir durumuna uygun biçimde takdir edilen vergi.
ADİLANEEşitlik kurallarına uyar şekilde, âdil bir biçimde.
ADLİAdaletle alakalı
ADLİ GÖREVİşlenmiş olan bir suçla ilgili olarak yapılan iş.
ADLİ HATAKesinleşen bir mahkeme kararında hâkimin dava konusunun şartlarında yanılgıya düşmüş olması
ADLİ İMTİYAZBir ülkede yargı işlerinde başka bir ülkeye veya ülkelere tanınan ayrıcalık.
ADLİ KAZACezai ve hukuki yargı
ADLİ MUAMELEYargıyla ilgili her türlü işlem.
ADLİ MÜŞAVİRLİKHukukî konularda kendisine başvurulan hukukî danışmanlık.
ADLİ MÜZAHARETAdli yardım
ADLİ MÜZAKKEREAdliye işlerinde ilgili kişi ve kurumlarla yaptıkları yazışmalar.
ADLİ PSİKOLOJİHukuk işlerinde psikolojik verilerden yararlanma.
ADLİ RAPORBir hukukî olayda doktorun verdiği sonuca etkili rapor.
ADLİ SİCİLŞahsın mahkumiyet durumunun varlığının anlaşılması için konulmuş olan kayıt yöntemi.
ADLİ SUBAYAskerî birliklerde, hâkim görevini yapan subay.
ADLİ TABİBAdalet işlerinde görevlendirilen tabib.
ADLİ TATİLAdlî araverme
ADLİ TEŞKİLATYargılama hizmetlerini yerine getirmekle görevli bütün teşkilât.
ADLİ TEVBİHİşlenilen suçun ahlâkî ve sair kötü yönlerinin hâkimce sanığa açıklanması.
ADLİ TIPTıbbın adalet ile ilişkili bir bölümü
ADLİ TIP KURUMUAdlî tıpla ilgili konular üzerinde savcılıklara ve mahkemelere yardımcı olan kurum.
ADLİ YARDIMLAŞMABir mahkeme tarafından bir başka mahkemeye yetki verilmesi.
ADLİ ZABITASuç sonrası sanığı ve suç delillerini adli yetkililere veren kolluk kuvveti
ADLİYEMuhakeme teşkilâtının tümü.
ADLİYE MAHKEMELERİİdarî ve askerî mahkemeler dışında kalan adalet mahkemeleri.
ADULÇok doğru kişiler.
AFAfiv, bağışlama.
AF HAKKIAffetme yetkisi.
AFAKÎNesnel.
AFAKİBir konu üzerinde olmayan söz; nesnel; yabancı
AFETBüyük felaket.
AFİV VE AFÜVYok edici; bağışlayıp affedici.
AFVAf.
AGAHBilgili, uyanık.
AĞIR CEZABeş yıldan yukarı hapis cezası
AĞIR CEZA MAHKEMELERİAğır ceza işlerine ve kanunlarda belirtilen diğer işlere bakan, bir başkan ile iki üyeden oluşan mahkemeler.
AĞIR HAPİSYirmi yıldan yukarı veya ömür boyu hapis
AĞIR İHMALAğır kusur.
AĞIR KUSURDikkatsizlik ve özensizlikten kaynaklanan büyük hata
AĞLEPKuvvetli; büyük
AĞNAM VERGİSİKoyun bu keçiden alınan vergi.
AĞYARYabancılar, eller.
AHADKişi, kimse.
AHALİKalabalık.
AHARBaşkası; yabancı
AHASSBaşlıca.
AHDAnd, yemin.
AHDE VEFASöze ve sözleşmeye bağlılık
AHDİ TARİFEGümrük tarifesi.
AHESEn hususi, başlıca.
AHFADTorunlar.
AHÎREnson.
AHÎRENSonradan
AHİRSon; en son
AHİRENSonradan
AHİTSöz verme
AHKAMHükümler.
AHKAMHüküm
AHKÂMHükümler.
AHKAM -I ADLİYYEAdliye ile ilgili hükümler.
AHKAM-I AMELİYYEUygulamaya ait hükümler.
AHKAM-I AMİREEmredici hükümler.
AHKAM-I CEZAİYYECeza hukuku ile ilgili hükümler.
AHKAM-I EZELİYYEÇok eskiden beri süregelen hükümler.
AHKAM-I GIYABİYYEKişinin yokluğu ile ilgili hükümle.
AHKAM-I HURUMATYasaklarla ilgili hükümler.
AHKAM-I HUZURİYYEHakim önünde yargılanma usulleri
AHKAM-I MAHSUSAÖzel hüküm
AHKAM-I MUDAYENEBorç alıp vermeyle ilgili hükümler.
AHKAM-I MUHAKEMEYargılama hükümleri.
AHKAM-I MÜTEFERİAAyrıntılı hüküm
AHKAM-I MÜTEHALİFEAykırı hüküm
AHKAM-I NAHİYEYasaklıyan kurallar.
AHKAM-I ŞAHSİYYEŞahsiyetle ilgili hükümler.
AHKAM-I TEFSİRİYYEYorumlayıcı hükümler.
AHLAFBirinin yerine geçenler, halef.
AHLÂFHalefler.
AHLAKAlışkanlık, iyi huy.
AHLAKÎAhlaka dair.
AHLAKİAhlaka dair.
AHMALAğırlık.
AHRARSerbest olanlar.
AHSAPSahipler
AHVALDurum; vaziyet
AHVÂLVaziyet.
AHVAL-İ ŞAHSİYYEKişinin hukuki durumu.
AHZAlmak
AHZEYLEMEKabul etme.
AİDATÜyelik aidatı,dernek ve benzeri tüzel kişiliklerde işlerin görülebilmesi için üyelerin aylık ve yıllık olarak vermeyi yüklendikleri para yardımı.
AİDEKar, kazanç.
AİDİYETAit olma
AİLE HUKUKUAile ilişkilerini düzeneleyen hukuk kurallarıdır.
AİLE ŞİRKETİBir ailenin bireylerinden oluşan ortaklık.
AİLE ŞİRKETİ EMVALİMirasın bölüşülmeden mirasçılar arasında ortaklaşa idaresi ve kullanımı.
AİLE VAKFIVakıflara dair hükümlerden çok miras hukuku hükümlerine göre yönetilen vakıf türü.
AİLE VASİYETİVesayet altındaki küçüklerin mallarını idare edip işleten bir kurum.
AİLE YARDIMIEvli buluan işçilere ve memurlara bu ad altında ödenen para yardımı.
AİLEVÎAile ile ilgili.
AKABİNDEDerhal
AKAMETVerimsizlik, kısırlık.
AKARKiraya verilen ve gelir sağlayan
AKARATGelir sağlayan taşınmazlar.
AKÂRÂTGelir getiren mallar.
AKARATI MEVKUFEGelir getiren mallar
AKÇAKüçük çaplı ve gümüş, sarı vb.lerden yapılmış para.
AKÇALI MADDELERParayla ilgili hususları içeren maddeler.
AKDSözleşme.
AKDEMÖnceki.
AKDETMEKSözleşmek; kararlaştırmak
AKDÎ FÂİZTaraflar arasında yapılan sözleşmeyle kararlaştırılan faiz.
AKDİ FESHETMEKSözleşmeyi yerine getirmeden bozmak.
AKDİ İKAMETGAHSözleşmede ikamet edilen yeri gösteren adres.
AKDİ KUSURSözleşme gereğince hareket etmeme.
AKD-İ MEBHUSÜNANHSözü geçen akit, sözleşme
AKDİ MES'ULİYETSözleşmeden kaynaklanan sorumluluk.
AKD-İ MEZBURSözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
AKDİ MUAVAZABir bedel, ıvaz verilerek yapılan sözleşme.
AKD-İ MUKAVELESözleşme yapma.
AKD-İ MUVALATBirine sahip ve destek çıkma şeklinde bir sözleşme.
AKD-İ MUVAZAAKarşılıklı ödün verilerek yapılan akit, sözleşme
AKD-İ SAHİHGeçerli, kusursuz akit, sözleşme
AKDİ SORUMLULUKAkidden doğan sorumluluk.
AKDİN BUTLANISözleşmenin bir kısım sebeplerden yokluğu ve hükümsüzlüğü.
AKDİN FESHİSözleşmenin bozulması.
AKDİN HİTAMISözleşmenin sona ermesi.
AKDİN İHLALİYapılan sözleşmenin gereklerinin çeşitli sebeplerle yerine getirilmemesi.
AKDİN İN'IKADISözleşmenin yerine getirilmesi.
AKDİN KONUSUSözleşmenin tarafları yükümlülük altına sokan yanları.
AKDİN NEVİLERİSözleşmenin çeşitleri.
AKDİN ŞEKLİSözleşmenin asıl ve şekil şartları ile ilgili durumlar, sözleşmenin isbatına, sıhhatine ilişkin durumlar.
AKIBBir diğerinin ardından gelen.
AKIBETBir iş ve eylemin sonucu.
AKILAkıllı, bilgili.
AKIL BALİĞAkıllı ve ergin kişi.
AKİDAkt yapan, sözleşen.
AKİDDEN CAYMATaraflardan birisinin sözleşmeden geri dönmesi.
AKİDEDini inanış,iman.
AKİDEYNAkdi yapan iki taraf
AKİDÎNSözleşme yapanlar.
AKİDİNSözleşme yapanlar
AKİMVerimsiz, kısır.
AKİTSözleşme veya mukavele yapan
AKİT SERBESTİSİAkid yapma hürriyeti.
AKİT SIRASINDAKİ KUSURSözleşme yapılacağı sırada tarafların kusurlu olması.
AKİT VAADİÖn sözleşme
AKİT YAPMA TAAHHÜDÜBu konuda söz vermek.
AKİT YAPMA VAADIİleride bir akdin yapılmasını şimdiden yüklenme.
AKİT YAPMA ZORUNLULUĞUSözleşme yapma mecburiyeti.
AKLENAkıl Gereğince.
AKORT ÜCRETÜretilen parça başına düşen ücret.
AKSAEn son, nihayet.
ALAYükseklik, büyüklük.
ALÂYükseklik.
ALACAĞIN İSTİFASIAlacağın ödenmesi.
ALACAĞIN LİKİD OLMASIİcra takibinde alacağın miktarının belirliliği.
ALACAĞIN SUKUTUAlacağın ortadan kalkması.
ALACAĞIN TEMLİKİBir kimsenin birinde olan alacağını bir üçüncü kişiye devri.
ALACAK SENEDİBorç senedi.
ALACAKLIAlacak hakkına sahip kimse,
ALACAKLININ TEMERRÜDÜAlacaklının bile bile borcun ödenmesinde güçlükler çıkarması.
ALAFRANGABatı medeniyetine ait.
ALAHİLAF-ÜL-KANUNYasaya aykırı olarak
ALAKAİlgi
ALAKADARİlgili; ilişkili
ALAKALIİlgili
ALALHastalıklar.
ALAMAcılar.
ALAMETBelirti.
ALAMETİ FARİKAMarka.
ALATAlet; araç
ALAT-I NARİYYEAteşli silahlar.
ALATURKATürke ait.
ALEDDERECATSırasıyla
ALEDDEVAMSürekli;Devamlı.
ALEGORİBir olayı anlatmak için simgeler kullanma.
ALELACELEÇabuk; Aceleye getirme.
ALELADEBasit; Bayağı.
ALELHESAPHesaplaşmak üzere; hesaba sayarak
ALELHUSUSÖzellikle.
ALE-L-ITLAKGenel olarak; rastgele
ALELUMUMGenellikle.
ALELUSULUsulüne uygun getirme
ALEMDünya
ALENENHerkesin önünde bir işin yapılması.
ALENÎHerkesin görebileceği şekilde.
ALENİAçıkça; saklı ve gizli yanı olmayan.
ALENİ MUHAKEMEAçık yargılanan.
ALENİYETAçıklık; şeffaflık
ALESTABir işi yapmaya hazır olma.
ALETTAFSİLAyrıntılı olarak.
ALETTAHKİKYapılan bir tahkikatın üzerine.
ALETTAKRİBYaklaşık olarak
ALEYHYararına olmayan.
ALEYHTARRakiplik.
ALIKOYMAİsteği dışında birisini bir yerde tutma.
ALINDIMakbuz.
ALINTIBir eserden bazı parçaların bir başka esere aktarılması.
ALİYüksek; Yüce.
ALİAMEAlimlerin en büyüğü.
ALİASTakma isimle birlikte kullanılan.
ALİBİSuçun işlendiği esnada başka bir yerde olduğunu söyleme.
ALİLSakat.
ALİMİlmi bilgisi olan.
ALKOL TESTİİşlenilen suçlarda sanığın alkollü olup olmadığının tebiti.
ALONJTicari senet üzerinde ciroların veya diğer yazıların artması nedeniyle eklenen kağıt.
ALT KİRAKiracının kiracısı.
ALTERNATİFSeçenek.
ALTERNATİF DAVASeçim hakkına sahip borçluya karşı alacaklının açmış olduğu dava.
ALTERNATİF İLLİYETBir şeye neden olanların değişkenlik göstermesi.
AMAÇSAL YORUMHukuk kurallarının, konuluş amacına uygun yorumlanması metodu.
AMADEYapmaya hazır
AMÂDEBir işi yapmaya hazır olma.
AMALİşler.
AMATÖRProfesyonel olmayan
AMBARGOBir devletin bir diğer devlete karşı uyguladığı ekonomik yaptırım.
AMDKasıt.
AMDEN KATİLBile bile adam öldürme.
AMEDİAskeri defter.
AMELİş; fiil
AMELEİşçi
AMELİİşle ilgili; pratik; uygulamalı
AMELMANDESakat
AMENAJMANDoğal kaynakların işletilmesi, hazırlanıp kabul edilmiş usullerle işletilmesi
AMENNÂİnandık.
AMFİBİHem karada hem denizde çalışabilen araç.
AMFORAAntik testi.
AMİDBir işe bilerek başlama.
AMİKDerin
AMİLYapan; sebep; faktör
AMİREmreden; memurun üstü
AMİR HÜKÜMLEREmredici kurallar.
AMİRİ İTAİta amiri.
AMİYANEAvami; Halka ait.
AMMUmumi; herkese ait
AMMAAma; fakat; lakin
AMMALDevlet yöneticileri.
AMMEKamu
AMME ALACAĞIKâmu alacağı.
AMME BORÇLUSUVergi ödeme zorunluluğu olan herkes.
AMME DAVASIKamu adına savcı tarafından açılan dava.
AMME EMLAKİKamu hizmetine terk ve tahsis edilen mallar.
AMME HİZMETİKamu hizmeti.
AMME HUKUKUKamu hukuku.
AMME HÜKMİ ŞAHSİYETİKamu tüzel kişiliği
AMME İDARESİKamu yönetimi.
AMME İKTİDARIDevletin ve sair kamu hükmî şahıslarının sahip oldukları güç.
AMME İNTİZAMIKamu düzeni
AMNEZİHafıza yitimi.
AMORTİSMANYıpranma payı.
AMORTİSMAN FONUYıpranma payı için ayrılan fon.
AMORTİSMAN PAYIGelir getiren yatırımlarda elde edilen gelirlerin yıllık belli bir yüzdesinin ayrılması.
AMORTİSMAN SİGORTASIHizmette kullanılan malın yıpranma payının güvence altına alınması.
AMPİRİKDeneysel.
AMUDİDikey.
ANA MALAna sermâye.
ANA NİZAMNAMEAna tüzük.
ANAGAYRİMENKULTaşınmazın bütünü
ANALIK SİGORTASIHamilelik, doğum ve emzirme aşamalarını kapsayan sigorta türü.
ANALİTİKParçalara ayırarak.
ANALİZBir bütünü parçalara bölme.
ANALOJİKıyas.
ANANEGelenek ve görenek.
ANARŞİKarışıklık, bozuk düzen.
ANARŞİZMOtorite kabul etmeyen yöntem.
ANASIRElemanlar
ANÂSIRUnsurlar.
ANASÖZLEŞMEEsas sözleşme.
ANAYAPITaşınmazın esas yapı bölümü
ANAYASAdevletin temel ilkelerini düzenleyen temel yasa.
ANBARDepo.
ANDYemin, söz.
ANEKDOTKısa yazı
ANGAJEBağlanan; bağımlı
ANGARYAÜcrestiz çalıştırma.
ANİ EDİMBir anda yapılan belli davranış ya da davranışlarla yerine getirilen edim.
ANİ SUÇSuç oluşturan eylemin anlık bir iş olması.
ANİF-ÜL-BEYANAz önce açıklanan, bildirilen
ANİMUSSebep
ANKARİBÇok yakınında.
ANKESÖROtomatik olarak çalışan kasa.
ANLAŞMAİki devletin birbirleriyle bir konuda mutabakata varması, anlaşmada bulunmaları.
ANLAŞMA SUÇLARISuç faillerinin iradelerinin aynı istikamette ve birbirlerine uygun biçimde ortaya çıkması.
ANMUHAKEMETİNMuhakeme ve yargılama yoluyla
ANONİMYapanı belli olmayan.
ANTYemin.
ANTANTAntlaşma, uyuşma.
ANTETBaşlık.
ANTİDAMPİNG VERGİSİYabancı malların haksız rekâbete girişmesini önlemek için ithal mallara konulan gümrük vergisi.
ANTİKEski çağlara ait.
ANTİPATİSempatinin zıddı.
ANTİSEPTİKMikropları ilaçla yoketmeye yönelik.
ANTREEvin girişi.
ANTREPOGümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer.
ANÜSBoşaltım organının sonu.
ANVETENZorla, baskı yoluyla.
APELOrtakların taahhüt ettikleri sermayeyi ödemeye çağrılmaları.
APLİKASYONMevcut haritaya göre arazi üzerindeki bir parseli belirleme
ARUtanma.
ARARey; oy
ARA KARARYargıdan önce, önlem niteliğindeki karar
ARABULUCULUKMevcut bir uyuşmazlık halinde taraflara tavsiyelerde bulunmak bulunmak.
ARACIÜretici ile tüketici arasına giren.
ARACI BANKAKredi alıp verme.
ARAİZArzlar.
ARAMABir ceza yargılamasında suçu isbata yarayan veya suçluyu ortaya çıkarma.
ARAMA EMRİNormal durumlarda hâkim tarafından düzenlenen emir.
ARAZRumuz.
ARAZİ MAHLULETasarrufta bulunanın mirasçı bırakmadan ölümü halinde devlete kalan topraklar , araziler
ARAZİ-İ EMİRİYYEDevlet tarafından kişilere dağıtılan yerler, topraklar
ARAZİ-İ HARACİYYEHaraca bağlanmış arazi
ARÂZİ-İ MEMLÛKEMülk; mülkiyet ile işlenen ve alınan yerler
ARAZİ-İ METRUKEHalkın kullanımı için terk edilen arazi
ARAZİ-İ MEVATTasarruf altında olmayan, halka tahsis edilmemiş, yerleşimden uzak kıraç, taşlık araziler
ARAZİ-İ MEVKUFEGeliri belirli bir konuya tahsisli arazi
ARAZİ-İ MİRİYEDevlet arazisi
ARÂZİ-İ ÖŞRİYEÜrününden yüzde on devletin pay aldığı ve tasarruf yetkisinin bulunduğu arazi
ARAZÖZYol sulayıcı araç.
ARBEDEGürültülü kavga.
ARBİTRATÖRHakem.
ARDİYETicari eşya saklanan yer.
ARIZ OLMAKÇatmak.
ARÎZ VE AMÎKEnine boyuna
ARIZİDıştan gelen.
ARİÇıplak.
ARİFBilgi sahibi.
ARİYEAriyet olarak alınan..
ARİYETÖdünç; borç
ARİYETENAriyet olarak.
ARMABirini diğer benzerlerinden ayıran işaret.
AROZÖZYol sulayıcı araç.
ARSAÜzerine inşaat yapmak için ayrılmış arazi parçası
ARSA PAYIKanunda belirtilen esasalar çerçevesinde bağımsız bölümlere ayrılmış ortak mülkiyet payı
ARSIULUSALMilletlerarası.
ARSİYABDeğirmen.
ARŞINUzunluk ölçüsü.
ARŞİVDevlete ait eski belgelerin saklanıldığı yer.
ART KEFİLBir kefilin kefili.
ARTERAna; Atar damar.
ARTIK DEĞEREmekten elde edilen fakat emek sahibine ödenmemiş olan değer.
ARZSunma; gösterme; bildirme; anlatma
ARZANİEnine.
ARZETMEKBildirmek, sunmak.
ARZ-I MEMLEKETDevlete ait topraklar.
ARZİToprakla ilgili.
ARZUHeves.
ARZUHALDilekçe
ARZUHALCİDilekçe yazıcı.
ASABSinirler.
ASABEBaba tarafından akrabalar.
ASABİSinirli.
ASABİYESinir hastalıkları.
ASABİYETSinirlilik.
ASAKİRAskerler.
ASARAsırlar.
ASAREserler.
ASÂREserler.
ASAYİŞGüvenlik.
ASFADEl ve ayaklara takılan kelepçe.
ASFARSıfırlar.
ASFEKSİOksijen darlığı yüzünden nefes alamama.
ASGARÎEn düşük.
ASGARİEn az; en düşük; en küçük
ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİBir kimsenin veya vergi yükümlülerinin yaşamasına yetecek en az miktarının vergi dışı bırakılması.
ASGARİ ÜCRETEn az ücret.
ASHABMalik olanlar, tasarruf sahipleri.
ASHÂBSahipler.
ASHAB-I İNTİKALVerasetin hak sahipleri
ASIAsma; Asılarak boğulma.
ASIRYüzyıl.
ASİDikbaşlı
ASİ SENETResmî makamlar dışında yapılan senet
ASKERİ BÖLGEAskerî güvenlik bölgesi.
ASKERİ KAZAAskerî yargılama faaliyeti.
ASLÎBirincil.
ASLİBirincil.
ASLİ CEZASuçun tam karşılığı olan ceza.
ASLİ FAİLSuçu bizzat işleyen kimse.
ASLİ İŞTİRAKSuç fiilini birkaç kişinin birlikte işlemesi.
ASLİ TABİYETDoğumla kazanılan vatandaşlık.
ASRÎUygar.
ASRİAsrî - zamana uygun; çağdaş; modern
ASVATSesler
AŞAROndalık.
AŞİKARAçık; meydanda olan
AŞİKÂRBesbelli; Açık
AŞİNABildik.
AŞİYANEv
ATALETEylemsizlik.
ATETanrı tanımazlık.
ATEHBunama
ATEİSTTanrı tanımaz.
ATFYöneltme.
ATFENYollama yaparak.
ATFETMEKBirisine yollama.
ATF-I CÜRÜMSanığın suçu birisine yüklemesi.
ATÎGelecek.
ATIFYöneltme; yollama; ilişkili bulma
ATIFETKarşılık beklemeden gösterilen sevgi.
ATILKullanılmayan; Fazla.
ATİGelecek; gelecek zaman
ATİYENGelecekte.
ATİYYEBağış.
AVADANLIKAlet ve edevat.
AVAKIBAkıbetler.
AVÂKIBSonuçlar.
AVALTicârî kefâlet.
AVALİSTAval veren kimse.
AVAMHalk.
AVAMİHalkla ilgili
AVANZaman, vakit.
AVANSAlacağa sayılmak üzere yapılan kısmi ödeme
AVANTAJÜstünlük.
AVARIZKazalar; belalar; yok eden haller
AVÂRIZBorçlanma ve hak kazanma yeterliğini kısan veya yok eden haller
AVARIZ AKÇESİKöy ya da mahalle halkından âcil ihtiyaçlar ve hizmet giderlerini karşılamak üzere alınan vergi.
AVAZSes, seda
AVÂZSes.
AVDETDönme; geri gelme
AVİZOLU ÇEKBankadan önceden karşılığı olduğu konusunda onay alınan çek.
AVLAKAv yapılan alan.
AVRATEş.
AYANBelli; Aleni.
AYINPara dışında kazanılabilen bütün servet öğeleri
AYIP DAVASIMüşterinin, satın aldığı malda gördüğü bir sakatlık, kusur nedeniyle açtığı dava.
AYİNDini tören.
AYLIKHer ay memurlara ödenen maaş..
AYMİ KREDİİpotek veya rehin karşılığı verilen kredi.
AYMİ MESULİYETBir zarar veya tazminât karşılığında kişinin bizzat mal ile sorumlu tutulması.
AYNPara dışında, kazanılabilen bütün mala ilişkin servet
AYNİMala ilişkin; mülkiyetle ilgili
AYNİ DAVATaşınır veya taşınmaz mallarla ilgili davalar.
AYNİ HAKLAREşya üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar.
AYNİ VERGİVerginin doğrudan doğruya mal olarak alınması.
AYNİYATParasal değeri olup kullanma ve harcamaya elverişli taşınır şeyler.
AYRILIKHâkim kararı ile evlilik birliğine geçici bir süre ara verme evliliği tatil etme. Bu da 1 ile 3 yıl arasında değişir.
AZAUzuv; üye; organ
AZADESerbest; özgür
AZÂDESerbest.
AZAMETBüyüklük; heybet.
AZAMİEn çok; en büyük
AZAMİ AĞIRLIKEn fazla ağırlık.
AZINLIKBir toplulukta veya bir ülkede çoğunluğun karşısında yer alan küçük grup.
AZİLTemsil yetkisinin kaldırılması
AZİLNAMEİşten uzaklaştırma belgesi.
AZİMUlu kimse veya çok önemli bir iş.
AZİMETVerilen bir emrin gereği.
AZİMETGidiş
AZİZSayın.
AZMETTİRMEBir suçu işletmek, bir işi yapmak için birisinin bir başkasını yönlendirmesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder