B-HARFİ | |
Kelime / Kelime Grubu | Anlam |
BA | Kuvvet, kudret. |
BÂ TAPU | Tapulu |
BAB | Kapı |
BÂB | Kanunun kısımlarıı. |
BABALIK DAVASI | Babalık hakkının belirlendiği dava.. |
BABEYN | İki dünya;İki kapı. |
BAB-I ADALET | Adliye. |
BAB-I HÜKÜMET | Resmî daire. |
BABIALİ | Osmanlıda İstanbul'da sadaret, dahiliye ve hariciye nezaretleri ile şurayı devlet dairelerinin bulunduğu bina. |
BAC | Halktan alınan bir kısım vergilerin adı. |
BADAD | Doğrulukla. |
BADE | İçki,bade. |
BÂDE | İçki. |
BADEDDAVA | Ceza davasından sonra hukuk davasının açılması. |
BADEHA | Daha sonra. |
BA-DEHÛ | Daha sonra |
BA-DE-L-İSTİCAR | Kira sözleşmesinden sonra |
BA-DE-L-İSTİRDAD | Geri aldıktan sonra |
BA-DE-L-MEVT | Öldükten sonra |
BADEMA | Bundan sonra. |
BÂDÎ | Sebep |
BÂDÎ OLMAK | Sebep olmak |
BADİ | Başlangıç. |
BAĞIMLI ZİLYEDD | İkinci dereceden zilyed kişi. |
BAĞIŞKINLIK | Diplomatik muafiyet. |
BAĞIT | Akit , sözleşme |
BAĞ-KUR | Kendi nâm ve hesabına olarak bağımsız çalışanların sosyal sigortası. |
BAĞLI HAREKETLİ SUÇ | Kanunen yasaklanan sonucun belli bir harekete bağlı olarak işlenilmesi. |
BAĞLI YETKİ | İdarenin belli bir kurula göre hareket etmesi. |
BAHA | Kıymet, değer, bedel. |
BAHÂ | Kıymet, değer. |
BÂHÎR | Açık, belli. |
BAHİR | Açık, belli. |
BÂHİR | Belli; apaçık |
BAHİS | Konuşulan şey, söz. |
BÂHİS | Konuşulan şey. |
BAHR | Deniz. |
BAHREN | Deniz yoluyla. |
BAHREYN | İki deniz. |
BAHRİ | Denize ait |
BAHSETMEK | Herhangi bir konuyla ilgili söz söylemek; konuşmak |
BAHŞETME | Bir kişiye çeşitli imkanları sağlama. |
BAHŞETMEK | Bağışlamak; vermek |
BAHUSUS | Özellikle. |
BÂ-HUSUS | Özellikle |
BAÎD | Uzak |
BÂÎS OLMAK | Sebep olmak; göndermek; gerektirmek |
BAİD | Uzak. |
BAİRE | İşlenmemiş toprak parçası |
BAİS | Bir şeyin meydana gelmesine neden olan. |
BÂİS | Bir şeyin meydana gelmesine neden olan; Gerektiren (gerektirici). |
BAKIM NAFAKASI | Kocanın karısına karşı yükümlü olduğu nafaka borcu. |
BAKİ | Sürekli; kalıcı |
BÂKİ | Ölümsüz, ebedi. |
BAKİR | Bozulmamış, dokunulmamış |
BÂKİR | El değmemiş. |
BAKİYE | Kalan |
BALA | Bebe, bebek. |
BÂLÂ | Yukarı; yüksek |
BALİGAN | Ziyadesiyle. |
BÂLİGÂN | Ziyadesiyle. |
BÂLİGÂN-MÂBELÂĞ | Bol bol; fazlasıyla |
BALİĞ | Bulan; yetişen |
BÂLİĞ | Ergin. |
BANDIRA | Geminin hangi ülkeye ait olduğunu gösteren bayrak. |
BANDROL | Bir eşyanın vergisinin ödendiğini gösteren etiket. |
BÂR | Yük. |
BAREM KANUNLARI | Maaşlıların maaş durumlarını ve derecelerini gösteren kanunlar. |
BARÎ | Tanrı. |
BÂRÎ | Hiç olmazsa. |
BARİKA | Şimşek, yıldırım. |
BÂRİKA | Şimşek, yıldırım parıltısı, ışık |
BARİZ | Açık; belirgin |
BÂRİZ | Aleni. |
BARNAME | Kara taşıtlarının yükleriyle ilgili belge. |
BASIN AHLAK YASASI | Basının özgürlüğünü, saygınlığını sağlayan kanun. |
BASİR | İleriyi görebilen. |
BASİRET | Sezme; uyanıklık; dikkat |
BASİT İKRAR | Muhakemede karşı tarafın ileri sürdüklerinin doğruluğunu tümüyle kabul etme. |
BASİT TASFİYE | Malların değerinin tasfiye masraflarını karşılamaması halinde uygulanan yöntem. |
BAST | Yayma, açma. |
BAŞVURMA HARCI | Bir yargı makamına dava açılması durumunda yatırılan para. |
BAT | Kesin ; son. |
BATIL | Hukuken geçersiz; dayanaksız; hüküm ifade etmeyen; temelsiz |
BATIN | Nesep derecesi. |
BATKI | İflas |
BATN | Nesil, Soy. |
BAYİ | Bazı maddeleri satma izni olan kimse; satıcı; satış yeri. |
BAYRAK ESASI | Açık denizlerde seyreden gemilerin, hangi ülke bayrağını taşıyorsa o ülkeye ait olduğunun sayılması kuralı. |
BAYTAR | Veteriner. |
BAZİÇE | Oyun, eğlence |
BECA | Yerine. |
BECÂ | Bedava; parasız; karşılıksız; |
BECAYİŞ | Farklı yerlerde bulunan kişilerin yer değiştirmesi. |
BEDÂHET | Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği. |
BEDAVA | Parasız, karşılıksız. |
BEDÂYÎ | Sermayeler |
BEDAYİ | Güzel;eşsiz. |
BEDEL | Karşılık. |
BEDEL HÜKÜM | Karardan sonra. |
BEDEL-İ MİSİL | Emsaline uygun para |
BEDEN | Gövde, vücut,. |
BEDÎHÎ | Belli , aleni. |
BEDİALAR | Estetik |
BEDİHÎ | Açık olan; apaçık |
BEDİHİ | Kanıtlanmasına gerek olmayan |
BEDİHİYAT | Açık-seçik olması nedeniyle delile gerek duyulmayan şeyler. |
BEDİÎ | Güzel |
BEDİİYYAT | Güzel sanatlar |
BEDİİYYÂT | Güzel sanatlar. |
BEHEMAHAL | Kesinlikle. |
BEHER | Her biri |
BEHRE | Hisse ;kısmet. |
BEKA | Devamlılık. |
BEKÂ | Kalıcılık, ölmezlik. |
BELAGAT | İyi konuşma; ikna yeteneği |
BELDE | Yer |
BEND | Kanunlarda yer alan fıkraların alt bölümü. |
BENT | Kanunlarda yer alan fıkraların alt bölümü. |
BERAAT | Aklanma |
BERAAT | Suçla itham edilen sanığın suçsuz oluşunun anlaşılması. |
BERAAT-I ZİMMET | Kişinin zimmetinde bir borç ve suçun bulunmayışı. |
BERAET | Aklanma; Temize çıkma. |
BERAHİN | Kanıtlar. |
BERÂHİN | Tanıklar , deliller. |
BERAKİS | Tersine, aksine |
BERÂT | Rütbe, nişan |
BERAYI TETKİK | İnceleyerek |
BERHAVA | Havaya gitmiş; uçurulmuş |
BERÎ | Temize çıkma. |
BERÎ-ÜZ-ZİMME | Zimmetten kurtulmuş |
BERİ | Kurtulma. |
BER-MUCİB-İ TALEP | İstem gibi |
BERREN | Karayoluyla |
BERRİ | Toprakla ilgili, Kararsal. |
BERTARAF | Yoketme. |
BER-VECH | Olduğu gibi |
BER-VECH-İ BÂLÂ | Yukarıda olduğu gibi |
BER-VECHİ PEŞİN | Peşin olarak |
BERVEÇ | Olduğu gibi. |
BESALET | Kahramanlık, cesurluk. |
BESÂLET | Cesurluk, yiğitlik. |
BESATET | Basitlik. |
BEŞER | İnsanoğlu. |
BEŞERÎ | İnsani. |
BEŞERİ | İnsanla ilgili; insani |
BEŞERİYET | İnsanlık. |
BETEKRAR | Tekraren; tekrarla |
BEY | Satış, satma. |
BEY Ü ŞİRA | Alış, satış |
BEYAN | Kişilerin bir kısım mercilere durumları hakkında yazılı veya sözlü olarak yaptıkları bildirim. |
BEYANAT | Bildiriler, demeçler. |
BEYANNAME | Açıklama belgesi |
BEYHUDE | Boşyere. |
BEY-İ | Satma; satış |
BEY-İ BÂT | Kesin satış |
BEY-İ Bİ-L VEFA | Kararlaştırılan zamanda, satılanı geri almak şartıyla yapılan satış sözleşmesi |
BEY'İ CAİZ | Yapılmasında hukukî bir engel bulunmayan satış. |
BEY-İ MUKAYAZA | Trampa |
BEY'İ MUTLAK | Kesin ve şartsız satış. |
BEY'İ SAHİH | Geçerli satış. |
BEY-İ SARF | Para bozmak |
BEYİNLERİNDE | Taraflar arasında. |
BEYN | Ara |
BEYNEDDÜVEL | Devletlerarası. |
BEYNELMİLEL | Uluslar arası. |
BEYN-EN-NAS | Halk arasında |
BEYNİNDE | Arada. |
BEYTUTET | Geceleme. |
BEYTÜLMAL | Devlet hazinesi |
BEYYİNE | Delil, şahit |
BEYYİNE | Delil, kanıt. |
BEYYİNE KÜLFETİ | Kanıt, ispat yükümlülüğü |
BÎ-MA-NÂ | Manasız; anlamsız |
BIRAKIT | Miras |
BÎSUT | Faydasız , boş. |
BÎTÂB | Yorgun. |
BÎ-TARAF | Tarafsız |
BİAT | Anlaşmak. |
BİÇARE | Çaresi olmayan. |
Bİ-DAD | Adalete uymayan. |
BİDAYET | Başlama; başlangıç |
BİDAYET MAHKEMESİ | Olaya ilk bakan ve olayla doğrudan teması olan mahkeme. |
Bİ-EYYİ-HÂL | Herhalde; elbette |
BİGÜNA | Herhangi bir |
Bİ-HAKKIN | Gerçekten; tamamiyle |
BİHAKKIN | Hakkıyla. |
Bİ-HASEB-İL VERASE | Veraset nedeniyle; verasetten doğan |
Bİ-HÜKMİ'L KANUN | Kanun hükmü gereğince. |
BİKARAR | Kararsız. |
BİKAYD | Kayıtsız. |
BİKES | Kimsesiz. |
BİKR | Bekaret. |
BİLA | ?.sız |
BİLA - BEYYİNE | Delilsiz. |
BİLA KAYD Ü ŞART | Kayıtsız ve şartsız |
BİLA TEBLİĞ | Tebligat yapılamadan |
BİLAD | Şehirler, kasabalar, beldeler. |
BİLÂD | Beldeler. |
BİLAHARE | Daha sonradan. |
BİLÂHARE | Sonradan. |
BİL-AHİRE | Sonra; sonradan |
BİLAKİS | Tam tersine; aksine |
BİLAMUCİB | Gereksiz yere. |
BİLA-MÜDDET | Süresiz |
BİLANÇO | İşletmenin finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını gösteren tablo. |
BİLA-SEBEB | Sebepsiz |
BİLATEFRİK | Ayırmaksızın. |
BİLÂTEFRİK | Ayırmaksızın |
BİLATERAL | İki taraflı. |
BİLBEYAN | Söyleyerek |
BİLBEYYİNE | Delille; tanıkla |
BİL-CÜMLE | Bütünü; tamamı |
BİLCÜMLE | Hepsi. |
BİLDİRGE | Bildiri, beyanname. |
BİLDİRİM | Tebliğat. |
BİL-FARZ | Söz gelişi; diyelim ki |
BİLFARZ | Sözün gelişi; Sözgelimi. |
BİLFİİL | Gerçekten |
BİLHASSA | Özel olarak. |
BİLİLTİZAM | Bilerek |
BİLİRKİŞİ | Bir konuda özel bilgisi ve uzmanlığı olan. |
BİLİSTİRDAD | Geri alarak |
BİLİŞTİRAK | Ortaklaşa. |
BİLKÜLLİYE | Büsbütün, tümden |
BİLMUKABELE | Karşılıklı biçimde. |
BİLMUVAFAKAT | Razı olarak |
BİLMÜNAKAŞA | Tartışarak. |
BİLMÜZAKERE | Görüşüp tartışarak |
BİLMÜZAYEDE | Artırmayla |
Bİ-L-RÜ-YE | Görerek |
BİLRÜYE | Görerek. |
BİLUMUM | Bütün; hepsi |
BİLVASITA | Dolaylı şekilde. |
BİLVEKALE | Vekil olarak. |
BİLVÜCUH | Yüzüne karşı olarak. |
BİMANA | Manasız. |
BİMAR | Hasta |
BİMARHANE | Hastahane. |
BİNÂBERİN | Bundan dolayı; bunun üzerine |
BİNAEN | ...den dolayı. |
BİNÂEN | Dolayı |
BİNÂEN-ALÂ-ZÂLİK | Bundan dolayı |
BİNAENALEYH | Dolayısıyla. |
BİNÂEN-ALEYH | Dolayısıyla |
Bİ-N-NETÎCE | Sonuç olarak |
BİNNETİCE | Netice olarak. |
BİNNİYABE | Vekaleten |
BİREY | Şahıs. |
BİREYSEL | Ayrı ayrı,ferdî. |
BİRLİKTE DAVA | Dava arkadaşlığı. |
BİRLİKTE KUSUR | Bir suç fiilinin meydana gelişinde sanıkla mağdurun karşılıklı kusurlarının bulunması. |
BİSUT | Boş, faydasız. |
BİTAB | Güçsüz, yorgun |
BİTAP | Güçsüz; yorgun |
BİTARAF | Tarafsız. |
BİTARAFANE | Tarafsız olarak. |
BİTARAFLIK | Tarafsızlık. |
BİTARIKIL-EVLÂ | Evveliyetle; öncelikle |
BİTEVİYE | Devamlı olarak. |
BİTİŞİK BÖLGE | Ülkelerin karasularına bitişik açık denizsuları. |
Bİ-T-TABİ | Doğal olarak |
BİTTABİ | Doğal olarak. |
BİTTAFSİL | Ayrıntılı olarak. |
BİTTAHRİK | Kışkırtarak.. |
BİTTAVASSUT | Aracılık suretiyle. |
BİTTERAZİ | Tarafların rızasıyla. |
BİZATİHİ | Bizzat kendisi, doğrudan doğruya. |
BİZZAT | Aracısı olmadan. |
BLOKAJ | Bir kişi veya devletin mal ve kıymetlerine el koyarak tasarruf yetkisini sınırlama. |
BORÇ | Mükellefiyet. |
BOŞ DERECE | Rehin hukukunda alacaklılar için tanınan bazı sıraların boş bırakılması durumu. |
BOŞANMA | Evliliğe son verme kararı. |
BOYUNVURMA | İdam. |
BOZUK GELMEK | Kararının bozularak gelmesi. |
BRABŞ | Uzmanlık. |
BRANŞ | Uzmanlık alanı. |
BRİFİNG | Bir konu hakkında önemli ayrıntılara değinilmek suretiyle bilgi verme. |
BRÜT | Kesintiler düşülmeden hesaplanan miktar.. |
BUDUN | Millet. |
BULUĞ | Erginlik. |
BURHAN | İspat gücü yüksek delil. |
BUTLAN | Geçersizlik |
BUTLÂN | Geçersizlik, hükümsüzlük. |
BUTLAN DAVASI | Bir hukukî işlemin hükümsüzlüğünü amaçlayan dava. |
BUUT | Boyut. |
BÜHTAN | İftira. |
BÜLUĞ | Erginlik. |
BÜNYE | Beden; vücut |
BÜRÛZ | Ortaya çıkma |
BÜTÇE KANUNU | Devletin bütün kurumlarının bir yıllık gelir ve giderlerini, yetkilerini gösteren kanun. |
BÜTÇE YILI | Bütçenin uygulandığı yıl. |
13 Ağustos 2013 Salı
Hukuk Sözlüğü B-HARFİ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder